Ceyhun Balcı
Küresel salgının alıştığımız yaşam biçimini değiştirmemiz gerektiği uyarısına kulak tıkayanların sayısı hâlâ oldukça fazla.
Öngörüsüzlük, ileri görüş eksikliği ve umarsızlık bu uyarının göz ardı edilmesinde önde gelen etkenler.
Bundan çok değil 9 y önce “hadi canım sen de” denilip geçilecek “uzaktan eğitim” öğrenim kaçınılmaz öğesine dönüştü. Hem milli eğitim bakanlığı hem de YÖK bu kaçınılmazlığa teslim olmuş durumda.
Uzaktan eğitim iletişim altyapısının ve internete erişiminin sorgulanmasını da zorunlu kıldı. Türkiye’nin her yerinde ve herkeste sağlıklı ve yeterli internet erişimi var mı? Varsa bile herkesin bu erişime ayıracak bütçesi var mı? Uzaktan eğitim eylemli olarak başladığında bu sorun çok daha fazla öne çıkacak.
Milli Eğitim Bakanı bu konuyla ilgili olarak GSM operatörleriyle görüşmelere başlandığının müjdesini verdi geçenlerde.
Bu haberi işitir işitmez acı acı gülümsemekten alamadım kendimi!
İlk aklıma gelen, birkaç yıllık cirosu karşılığında elden çıkartılan ve altın tepside yeni sahibine sunulan Türk Telekom oldu.
En çok gerekli olduğu sırada kamunun elinde bir iletişim altyapısı ve bu altyapıyı yöneten bir şirket olmadığı acı gerçeğiyle yüzleştirdi bizleri küresel salgın. Milli Eğitim Bakanlığı ülkenin gerçek sahipleri internete erişim sağlasın diye GSM şirketinin kapısında el avuç açacaklar belli ki!
Aman herkes internete erişsin!
Aman herkese ucuza verilsin türünden yalvarmalar kulağımda yankılanmaya başladı bile.
Küresel salgın saçtığı korku ve dehşetin yanı sıra son derece iyi bir öğretmen olarak da görevini yerine getiriyor.
Kamucu, devletçi ve toplumcu anlayış konulduğu mezardan ivedilikle çıkartılmalıdır.
Salgın sonrası dönem ancak bu şekilde iyi ve olabilen az zararla atlatılabilecektir.
Şimdi bir an için Türk Telekom’un bir kamu şirketi olarak kaldığını varsayalım!
Devlet kendi buyruğu altındaki bu şirkete her türlü kamucu ve toplumcu uygulamayı yaptırabilirdi.
İletişim altyapısının kamuya ait olmaktan çıktığı günümüzde devletin başındakilerin yapabileceği tek şey özel şirketlere yalvarmak ve onlardan sadaka dilenmektir.
Kamu varlıklarını haraç mezat elden çıkartıp milletin var ettiği şirketleri soyup soğana çevirenler yaptıklarından ötürü suçluluk duyuyorlar mıdır?
Biraz olsun utanıyorlar mıdır?
Ne gezer!
Türkiye, hemen her kesimden insanın utanmazlığı olağan saydığı bir karanlık dönem yaşamaktadır.
Güncel değişikliklerle boyut değiştiren eğitim-öğretim önceden olduğu gibi paran kadar olmanın yanı sıra internetin kadar olacaktır.