Tarlalar ekine, meralar hayvana doydu(!).. İşsiz kimse kalmadı(!).. Fabrikalarımız ülkeye yayıldı(!).. Üniversitelerimiz dünya üniversiteleri ile yarışıyor(!).. Şirketler Üniversitelerle el ele vererek kurduğu argelerde çağı yakalayan ve geleceğe yönelik bilimsel çalışma yapıyor(!). Teknoloji üretiyor(!)..
Devlet yurtları 3 yıldızlı otel seviyesine gelince, özel yurtlara ihtiyaç kalmadı(!).. Çocuklarımız devlet baba güvencesinde, devlet ana şefkatiyle korunarak okullarına devam ediyor(!)..
İhracatımız ithalatımızı geçti(!).. Türkiye istikrarlı bir şekilde büyüyor(!).. PKK ve diğer terör örgütleri kendini lağvetti(!).. Komşularımızla iyi ilişkiler sonucunda yeni paktlar kuruldu. Irak, İran, Suriye ve Türkiye arasında yeni bir anlaşma yapıldı(!).. Artık teröre geçit verilmeyecektir(!)… Dış destekli terör yapılarına karşı ortak hareket edilecektir(!).. Yunanistan işgal ettiği adalardan geri çekildi(!).. Ege-Akdeniz barış denizi haline geldi(!)..
Türk yargısı öylesine adil kararlar veriyor ki, İHM’ne başvuran kalmadı(!).. Özgür Türk Basını birçok ülkeye örnek oldu(!).. Suç oranı çok düştü(!).. Hapishaneler boşaldı(!)..
- *
Hayal mi gördün diyorsunuz değil mi? Hayal gören ben değilim. Milletle dalga geçen siyaset cambazlarıdır. Her derdimiz bitti, ülke güllük gülistan, aç yok, dert yok da;
Bir dert Ayasofya’nın ibadete açılması kaldı(!).. Ayasofya üzerinden gerçeklere ihanet eden bir tartışma başlatıldı. - *
Belki 10 yıl önce yazdım. Dedim ki; ‘AKP köşeye sıkıştığında Ayasofya’yı ibadete açma kartına oynayacaktır.’ Oynandı ama oyun tek başına oynanmıyor. Muhalefet de oyuna elinde bir tas ayranla koştu. Ciddi ciddi tartışıyorlar.
AKP Ayasofya üzerinden işporta ağzıyla din pazarlamaya devam ediyor. Muhalefetin bir kısmı satışı beğenmiyor. Din ticareti yapma demiyor da, Yunanistan, Bulgaristan ve diğer ülkelerdeki camiler de kilise yapılabilir diyor iyi mi? Tam bir sömürge ağzı…
Altı yıl önceydi, Makedonya’ya giderken Yunanistan üzerinden geçtik. Giderken Selanik’e geçip, Ata’mızın doğduğu evi görelim dedik. TOKİ binasına benzettikleri, ruhunu katlettikleri evi gezdikten sonra kısa bir Selanik turu yaptık. Osmanlı’dan kalan camilerin bir teki bile açık değil.. Minareleri yıkılmış, önce kiliseye çevrilmiş, şimdi hepsi harabeye dönüşmüş. Bırakın camiyi, Yunan vatandaşı Türkler, kendi Müftüsünü seçemiyor. Yunanistan üzeri geçerken geçebiliyorsanız bir Türk köyüne gidin de görelim. Yunan polisi sizi durdurur. Gitmenize izin vermez. Yunanistan’da ki Türk kökenli Yunan vatandaşlarının çocukları üniversiteye nasıl alınıyor biliyor musunuz? 100 Yunan kökenli gence karşılık, 2 Türk kökenli Yunan vatandaşı üniversiteye girebiliyor. Avrupa’nın ortasında uygulanan ve bir insanlık suçu olan bu faşist uygulamayı kimse konuşmuyor. Bizde de Fener Rum Patriği Bartholomeos’un bütün yasaları çiğneyerek faaliyette bulunmasına göz yumuluyor. Anlayacağınız Yunan Lobisi faaliyette… - *
Peki ben ne diyorum?
Ayasofya duruma göre ibadete açılabilir. Aynı AKP’nin eski Diyanet İşleri Başkanlarından biri de haftada bir gün ‘AYİNE’ açılabilir demişti. Herkes o açıklamayı unuttu.
AKP devasa camiler yapıyor. Uygulamalarıyla da İslamı dönüştürüp içini boşaltıyor.
Kaç cami yaptığınızın bir önemi yoktur. İçinde namaz kılacak gerçek Müslüman kaç kişi kaldı? Asıl sorulması gereken soru budur! Bu soruyu sorduğunuz an oyunu da bozarsınız. - *
AKP iktidarında yaşanması en zor olan değer nedir biliyor musunuz? Ben gene bir ezber bozarak cevaplayayım:
Müslüman olarak yaşamaktır!
Hakikat işte budur!
Çünkü gerçek bir Kuran Müslümanıysanız;
Hırsızlıklara, talana, yalana, soyguna, fitneye, bölücülüğe, ayrımcılığa, küfre, tefeciliğe, İSRAFA, gösterişe,
İNANCINIZ GEREĞİ karşı çıkmanız gerekir. Dindarlık iddiasında bulunanlardan karşı çıkan kişi sayısı azdan daha azdır. Günümüzde ise, karşı çıktığınız zaman;
HAPSE ATILIRSINIZ.
Peki, gerçek iman sahibi bir Müslüman hapis korkusu ile dinini terk eder mi? - *
-Hutbelerden;
“Kuşkusuz, Allah katında din, İslam’dır(.Ali İmran suresi 19. Ayet) … Kim, Allah’ın ayetlerini inkar ederse bilsin ki, kuşkusuz Allah, Hesabı Çabuk Gören’dir.” Ayeti AB-D’nin isteği doğrultusunda AKP tarafından hutbelerden kaldırıldı. Bize din satanların hiçbirinin sesi çıkmadı.
-Egemen Bağış Bakara suresi ile, ‘hakara-makara’ diyerek dalga geçti. Cuma ile cima diyerek dalga geçti. Cuma mesajcılarının hiçbirinin sesi çıkmadı. Bağış seçim sonrasında balkon konuşmasına alındı. Bize din satanlar alkışladı. Böyle bir rezilliği muhalefetten bir isim yapsaydı, emin olun onu taşlarlardı. Yetmedi, büyükelçi atanarak ödüllendirildi. Gene din satanların sesi çıkmadı. Bunun adı münafıklık değil de nedir?
-Efgan Ala, ‘Peygamber Mekke’yi fethedince kibre kapıldı, biz kapılmadık’ dedi. Bir anlamda Peygamberden üstün olduklarını iddia etmiş oldu. Bize din satanların hepsi sustu. Karşı çıkan olmadı.
-AKP Genel Başkanı;
‘Merhametimiz gazabımızı geçmiştir’ dedi. Şirk olan bu açıklamaya da kimse karşı çıkmadığı gibi, üstüne bir de alkışladı.
Bu gibi örnekler o kadar çok ki…
Yıllarca din din diye başımızı-etimizi yiyenlerin ezici çoğunluğu;
Dine, Kuran’a yapılan bu açık saldırıya karşı çıkmadığı gibi, bir de destekledi. - *
Bir de tarikatler, cemaatler, asrın kurtarıcısı olduğunu iddia eden şeyhler-şıhlar var. Müritlerine nefis terbiyesi verip, kemalata erdireceklerini iddia eden tarikat şeyhleri… Hemen hepsi cahiliye dönemini hortlatan bütün uygulamaları destekledi. Bunlardan birinin facebook sayfasına girdim. Referandumda şöyle bir açıklama yapmış: ‘Evet demekten onur duyarım(!)’
Bunlar AKP gelene kadar mürit kazanmak için, ‘siyaset konuşmayın, malayani(boş) konuşmalar yapmayın, Allah sohbeti yapın’ derdi. AKP gelince siyasetin dibine vurdular. Cumhuriyet düşmanlıklarını açığa vurdular. TAKİYYE… - *
Dinler tarihine bakarsak, bütün peygamberlerin( 25 bin veya daha fazla olduğu iddia ediliyor) aynı bölgeden çıktığını görürüz. Demek ki en bozuk bölge bu bölgedir. Hastalık ne kadar derin ki, manevi doktorlar olarak tarif edilen peygamberler tedavi amaçlı geliyor AMA HASTALIK SÜREKLİ NÜKSEDİYOR. Ve bu bölge hala çıban başı olmaya devam ediyor. Tedavi olamıyor.
Hz. Muhammed Peygamber olarak gelmeden önce Kabe’de para tek elde toplanıyordu. Kabe’nin gelirlerini belli aileler alıyordu. Söz sahibi olanlar, karar vericiler bu ailelerdi. Kuran paranın tek elde veya belli ellerde toplanmasını yasaklar.
Peki, şimdi ülkemizdeki durum nedir?
Para belli ailelerde toplanmıyor mu? Toplanıyor. Adalete güvenen var mı? Yok! Malınızdan-canınızdan emin misiniz? HAYIR! Kölelik geri geldi mi? GELDİ!
Nasıl mı?
İşçi kiralayan işçi şirketleri aslında köle pazarlarıdır. Bir insanın iş gücünü satarak para kazanan çağın köle tüccarları.. Bu uygulamayı kim getirdi? Din satan AKP…. İşçi hakları 18 yılda eritildi. Bir tarafta ‘İşçinin hakkını alnının teri kurumadan verin’ diyen bir din, bu tarafta işçiyi sömürten, canını-kanını yandaş şirketlere pazarlayan din tüccarları…
Bugün ülkemizde Kuran Müslümanlığı eritilmiş, cahiliye dönemine geri dönülmüştür.
Yıllarca din, din diye başımızı-etimizi yiyenlerin %90’ı;
Hırsızlığa, yağmaya, talana, , israfa, yalana, fitneye, iftiraya, kumpasa, zulme, küfre, şirke, ahlaki değerlerin çürütülmesine, cinayetlere GÖZ YUMMUŞTUR! Suç ortağı olmuştur. Dinini bir siyasi partiyle değiştirmiştir. Artık onların dini partileridir. Putperest konumuna düşmüşlerdir.
Ayasofya’yı ibadete mi açarlar, ülkeyi devasa camilerle mi donatırlar…. Donatsınlar, oynasınlar da…
Oralarda;
Gerçekten Allah’ın huzuruna duracak, Allah’tan başkasına kulluk etmeyecek, Allah’tan başka hiçbir güçten korkmayacak kaç kişi, kaç gerçek Müslüman bulacaksınız?
Önemli olan bu soruyu gerçekçi bir yaklaşımla, korkmadan sorup cevaplayabilmektir!
Bu dinciler eskiden kıyametle ilgili olarak;
‘ Kıyamet yaklaşırken camiler dolu ama içinde gerçek Müslüman olmayacak’ derdi. Kendi kıyametlerini yaratmayı başardılar. Adeta Ewangelistler gibi ‘Tanrıyı kıyamete zorlama’ oyunu oynuyorlar.
Camilerin içini-özünü boşalttılar. Camileri de PUTA çevirdiler. Oysa Peygamber döneminde mescitler sadece ibadethane değildi. Aç olanın doyduğu, küs olanın barıştığı, borçlu olanın borcunun ödendiği, sorunların çözüldüğü mekanlardı. AKP’nin yaptığı camiler insanların sorunlarını çözen mekanlar değildir. Açları daha çok açlığa mahkum eden israf mekanlarıdır. DIRAR MESCİDLERİ BENZERİ yapılardır.
Kur’an Müslümanlığını bitirip, emperyalizmin hizmetine sunulacak yeni bir din yaratma projesini saklamak için büyük camiler yapmaya ihtiyaçları var.
AKP çalıyor, muhalefet oynuyor.
Sahte gündemler üzerinden hakikatin üzerine kalın bir perde örtülüyor.
İyi geceler Türkiye’m…