Prof.Dr.Mustafa Kaymakçı
“DÜNYA’NIN SONU MU YOKSA YENİ BİR BAŞLANGIÇ MI? KORONAVİRÜS SONRASI” adlı Kitap, Halk kitabevi yayınlarından geçen hafta çıktı.
Şenol Çarık tarafından derlenen kitapda;Ahmet Saltık,İzzettin Önder,Hayri Kozanoğlu,Metin Aydoğan,Barış Doster,Gülümser Heber,Mustafa Kaymakçı,Tayfun Özkaya ,İbrahim Ortaş,Necmi Emel Dilmen,Deniz Hakyemez, İsmail Tokalak,Bahadır Selim Dilek,Gizem Orçin,Şenol Çarık,Canan Etigün,Onur Şahin ve Adnan Tetikol’un yazıları, “Dünya’nın Sonu Mu Yoksa Yeni Bir Başlangıç Mı? Koronavirüs Sonrası”ne olacak konusunu,ekonomi-politik temelinde sorguluyor ve çözüm yollarını içeriyor.
Kitapdaki yazıların tümünün birleştiği ana fikir şu:
Kapitalizm,gelinen noktada içinde yaşadığımız dünyamızın sorunlarına çözüm yolları bulamıyor. Zengin ve fakir uluslar ile toplumsal sınıflar arasında gıdaya, sağlığa ve sağlıklı çevreye erişim açısından farklar, acımasız bir şekilde derinleşmiş durumda .
Toplumsal açıdan bölünmüş bir dünya var.İnsan emeğinin sömürülmediği,insanın barınma,gıda,sağlık,eğitim ve çalışma hakkı başta olmak üzere temel gereksinmesini güvence altına alacak yeni bir sistemi oluşturmaktan başka çare yok.
Kitaba ben de ““Kovid-19 Salgını Işığında Ekonomi-Politik ve Bilimsel Çözümlemeler”adlı yazıyla katkı verdim.
Yazımım özeti kısaca şöyle;
“…. Kapitalizmin ürünü olan endüstriyel sanayi,tarım ve hatta hizmet sektörleri,günümüzde daha önceleri olmuş olanları aratmayacak bir şekilde Kovid-19 adıyla bir koronavirüs salgın hastalıkların çıkmasına da neden oldu.
Evrensel düzeyde yıkımlar yarattı ve geleceğe ait belirsizliği ve kaotik bir ortamım yaratılmasını ortaya çıkarttı,bu süreç devam ediyor.
Bütün bunlar yeryüzünün çöküşü ile birlikte insanlığın çöküşünün göstergeleridir. Bunların, çok basite indirgeyerek iki somut sorumlusu olduğu söylenebilir.
Birincisi, zaman zaman çöküş belirtileri veren küreselleş(tir)me adıyla dünyaya dayatılan kapitalizm ve onun arkasındaki büyük sermayedir.
İkincisi ise bu sistemin denetlediği bilim ve bilimcilerdir.
Bilim ile geleceği planlama ya da bilimi şimdikinden daha yüksek düzeyde insanlığın hizmetine sunabilmek için, önce sağlıklı bir durum saptamasına gereksinim vardır.
Bunların üzerine bilimi kullanarak toplumsal – ekonomik planlama yapılabilir.
Elbette var olan sorunların ya da konuların çözümü için temel koşullardan birincisi,emperyal kapitalizmin taleplerinin sınırlanması ve daha ileri düzeyde tasfiyesine bağlı olacaktır.
Bunu yapacak güç ise,çok genel bir yaklaşımla çalışanların egemen gücüdür”
Bu bakış açısı ışığında kaleme alınan yazım;“Kovid-19 Salgını Işığında Ekonomi-Politik Çözümlemeler”, ,“Kovid-19 Salgını Işığında Bilimsel Çözümlemeler” ve “Kovid-19 Salgını Işığında Dünyanın Daha Eşitlikçi Bir Düzen İçin Dönüşümü” olmak üzere üç bölümden oluşuyor.
“Dünyanın Daha Eşitlikçi Bir Düzen İçin Dönüşümü” Bölümünde de şunları ileri sürdüm: “…Emperyalizm savaş sanayisi ile ayakta kalabiliyor. Bu nedenle her yerde savaş çıkartıyor, uygarlıkları ortadan kaldırıyor.
Uygar geçinen Batı’nın başka çaresi kalmadı. Ancak, Batı’nın emekçileri ve ilerici(!) siyasi örgütleri, Galiyev’in söylediği gibi emperyalistlerin işlediği bu suçları, dünya sömürüsünden pay aldıkları için görmezlikten geliyorlar, açıkça suçu paylaşıyorlar.
Bu nedenle,merkez ülkelerindeki kapitalist ekonominin,gelecekte de daha fazla adalet ve özgürlük getirmesinin olası olamadığı gözlemleniyor.Ancak kapitalizmin kendiliğinden, otomatik olarak ortadan kalkması söz konusu değil.
Bununla birlikte içinde bulunduğumuz durum kötüleşmeye devam ettikçe,sınıf mücadelesi yanında çevre ülkelerinden yükselen muhalefetin genişlemesi ve güçlenmesi kaçınılmaz bir şekilde ortaya çıkacaktır.Ancak bu muhalefetin gelecekte nasıl şekilleneceği ya da etkisinin ilerici mi yoksa gerici mi olacağını şu andan kestirmek de olası değil gibi gözüküyor.
Geleceğin daha fazla adalet ve özgürlük getirmesini sağlaması için , bunu talep eden güçlü sosyal ve siyasal hareketlerin, akımların olması ve de bunların egemen siyasi ve ekonomik elitleri taviz vermeye zorlamaları gerekiyor.
Aksi takdirde,yaşanmakta olan halk sağlığı krizi ve bununla birlikte gelişecek ekonomik kriz, otoriter iktidarların daha da güçlenmesini, bir başka deyişle otoriter konsolidasyon olasılığını yaratabilir.”
Kitabı öğütlüyor ve emek verenlere ve de derleyicilik görevini başarılı bir şekilde gerçekleştiren Şenol Çarık’ a teşekkür ediyorum.
Azim ve Karar, 01.07.2020