Suay Karaman
25-26 Temmuz tarihlerinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin ‘İktidar Kurultayı’ adını verdikleri 37. Olağan Kurultayı yapıldı. İl ve ilçe kongrelerinde tek aday ve blok liste dayatılan CHP’de, parti tarihindeki en coşkusuz ve heyecansız kurultaylarından biri olan bu İktidar Kurultayı’nın, koronavirüs salgını sürecinde yapılması düşündürücüdür.
Siyasi parti kongrelerinde; yapılan hatalardan gerekli derslerin çıkarılması, yeni siyaset gündeminin belirlenmesi ve yöneticilerin yenilenmesi gündeme gelir. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Kurultayı’nda yaptığı konuşma Salı günü grup toplantılarındaki konuşmalarının genişletilmiş şekliydi. Genel başkanın kurultayda açıkladığı 13 maddelik “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi”, ne parti meclisinde, ne de kurultayda görüşülmeden sadece oylamaya sunuldu ve kabul edildi. Tek adam zihniyetinin tüm toplumu sardığı böylece görülmektedir. Genel başkan kurultayda yaptığı konuşmada üzerine basa basa “ilk seçimlerde dostlarımızla birlikte iktidar olacağız” dedi. Tek başına iktidar olmaktan umudunu kesen ve girdiği her seçimi yitiren bir genel başkan ile hedefe varılamayacağı bilinmektedir. Ancak henüz bunu anlayamayanların olduğu bir partinin de iktidara gelmesi olanaksızdır.
Kurultaydan bir gün önce Ayasofya’daki Cuma namazı nedeniyle yapılan hilafet yürüyüşüne değinilmeyen konuşma “yok” hükmündedir. Zaten Kılıçdaroğlu “laiklik tehlikededir diyemem, çünkü altını dolduramam”, “yargıda cemaatçi yapılanma var diyemem” gibi içi boş sözler söylemişti. Sürekli artan Atatürk ve cumhuriyet düşmanlığına karşı hiçbir söz söylemeyen Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmada Atatürk’ün adını anarak, ulusalcılara şirin gözükmek istemiştir. Ülkemizin bölünmesine yol açacak biçimde Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki çekincenin kaldırmasını savunan Kılıçdaroğlu; “bu ülkenin birliği, bütünlüğü konusunda hiçbir endişem yok” diyerek çelişkilerini sürdürmektedir.
Dostları ile birlikte ilk seçimlerde iktidar olacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, kurultaydan kısa bir süre önce verdiği demeçte Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun memlekete önemli hizmetler yaptığını anlatmış ve %99 oranında ortak noktalarda benzerlikleri olduğunu söylemişti. AKP’nin en üst makamlarında görev yapan bu kişilerin, Atatürk, demokratik cumhuriyet ve laiklikle sorunu olduğu bilinmesine karşılık, bu ikiliyi aklamaya çalışmak, basit bir hata değildir; ideolojik bir savrulmadır, bir projeye ortaklığın kanıtıdır.
Kurultayda tek aday olarak seçilen Kemal Kılıçdaroğlu, parti meclisine seçilenler arasından Merkez Yönetim Kurulu’nu seçerek yeni dönemi başlattı. Bu dönemde de yine eskiden olduğu gibi yalnız laf üretilecektir ve etkili bir siyaset tarzı benimsenmeyecektir. Toplumu demokratik siyasete katmak konusunda yine gereken çabaların harcanmayacağı kesindir. Çünkü partinin yeni yöneticileri de Atatürk ilke ve devrimlerinden uzakta olan liberal görüşten insanlardan oluşmuştur. Emperyalizm karşıtlığı ve tam bağımsızlık ilkelerini savunanlar yoktur yeni yönetimde. O muhteşem Altı Ok’a sahip çıkılamazsa, oylar yükselmeyecektir.
Atatürk’ün resmini kimin indirdiğini söylemeyen, açılan soruşturma sonunda parti üyeliğinden çıkarılan eski milletvekili Aylin Nazlıaka’nın parti meclisine seçilmesi ve ardından Kadın Kolları başkanı seçilmesi çok yanlıştır. Demek ki Atatürk’ün resminin indirilmesi konusunda bazı pazarlıklar yapılmış. İşte bu da CHP’yi bitirme projesinin yeni bir halkasıdır. Kadın Kolları seçimi 12-13 Temmuz’da yapılacaktı, salgın tehlikesi nedeniyle ertelendi. Ancak iki hafta sonra olağan kurultayın yapılmasında sakınca görülmedi. 8-9 Ağustos’ta yapılan kadın kolları seçiminde, İstanbul İl Başkanının desteğini alan bu kişinin seçilmesi de ideolojiden sapmanın göstergesidir.
CHP’nin yeni yönetimine seçilenlerle, iktidar olmak hayalin de ötesindedir. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve ilkeleri cumhuriyetçilik, ulusçuluk, halkçılık, devletçilik, laiklik ve devrimcilik olan Türkiye’nin en köklü partisi CHP, emperyalizm karşıtlığını ve tam bağımsızlığı savunur. Bu ilkeleri savunmayanlarla, inanmayanlarla doldurulan yeni yönetimin, eskilerinden farkı olmayacaktır.
Küresel kapitalizmin temsilcisi, PKK/PYD’ye terör örgütü demeyen Selin Sayek Böke, 15 Mart 2015 tarihindeki bir röportajında şunları söylemişti: “Ali Babacan, 2007’ye kadar, kendisine verilmiş olan Kemal Derviş’in yaptığı programı iyi uygulayarak çok doğru bir şey yaptı. Şimdi bazı söylemlerine bakınca Ali Babacan’ın adeta CHP’li olduğunu düşünüyorum. Doğru şeyler söylüyor.” Böyle biri genel sekreter olarak CHP’ye ne verebilecek? Verebileceği tek şey cumhurbaşkanlığı seçiminde Ali Babacan’a destektir.
Son yıllarda CHP listelerine damga vuran 10 Aralık Hareketi’nin önde gelen isimlerinden olan Oğuz Kaan Salıcı, “CHP kapatılmalı, vakıf olsun” diyen liberal bir kişidir. HDP ile ittifakı savunan, açılım politikalarını destekleyen, örgütlerden sorumlu bu genel başkan yardımcısıyla, CHP nereye varabilir?
Kemal Kılıçdaroğlu tarafından Genel Başkan yardımcılığına getirilen, “CHP tasfiye edilmeli ya da HDP gibi yapılarla bir araya getirilmeli” diyen CIA kuruluşu The Taraf Gazetesi yazarı Prof. Dr. Yüksel Taşkın ile Altı Ok uyuşabilir mi?
CHP’de değişmeyen bir isim olan Faik Öztrak, Kemal Derviş’in Hazine Müsteşarıydı. Geçen yıl İyi Parti’den Durmuş Yılmaz ile birlikte Ankara Hilton Otel’de IMF yetkilileriyle görüşmüştü. Emperyalizmin hizmetkârlarıyla, emperyalizme karşı direnildiği nerede görülmüştür?
Bu arada parti meclisine seçtirilen türbanlı küçük bir avukat ile laikliğin nasıl korunulacağı da görülecektir. Türban, AİHM kararına göre siyasal İslam’ın simgesi olarak kabul edilmektedir ve emperyalizm destekli siyasal ılımlı İslam kadınının üniformasıdır. Başörtüsü ise Müslüman Anadolu kadınının tozdan, rüzgârdan korunmak amacıyla taktığı geleneksel bir örtüdür. Bu ikisinin farkını bilmeden eşitlik diye yola çıkanlar, emperyalizmin maşalarıdır.
İçinde ırkçısından cemaatçisine, liberalinden muhafazakârına kadar insanların toplanıldığı parti meclisinin üyeleri ve milletvekilleri ile Türkiye’yi yönetmeye talip olan CHP’ye Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi diyebilir miyiz? Bu kişileri CHP’ye kim sokuyor, kimler aracılık ediyor? Bu emperyalist projelere dur demek için, CHP bitirilmeden, güzel ülkemiz yitirilmeden ulusalcıları, Kemalistleri büyük görevler beklemektedir…
Azim ve Karar, 17 Ağustos 2020.