26 Ağustos günü Kocatepe’den başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos günü Başkomutanlık Meydan Savaşı zaferiyle kesin sonuca varınca, emperyalizm Dumlupınar’da büyük bir bozguna uğratılmıştı. 9 Eylül’de “dağlarında çiçekler açan” İzmir’in kurtarılmasıyla, 300 yıldır dünyayı sömüren emperyalizm ilk kez yenilmişti.
98 yıl önce 30 Ağustos, bağımsızlığı yok edilmek istenen bir ulusun emperyalizme karşı başarısını müjdeliyordu. 98 yıl önce emperyalistlere karşı dünyanın en haklı savaşlarından biri olan Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı kazanan şanlı ordumuz, destan yazmış ve ülkemizin kuruluşunda önemli işlevler üstlenmişti. Eşsiz liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’na katılan tüm kahramanları saygıyla anıyoruz. Ancak günümüzde, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı’nın 98. yılını, büyük önder Atatürk ile Kuvayi Milliye Şehitleri’ne layık olamamanın verdiği burukluk ve eziklik içinde kutluyor, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı başaranlara karşı utanç içinde yaşıyoruz.
Bugün eşsiz liderimiz Atatürk’e yapılan hakaretler karşısında susanlar ve laik cumhuriyetimizin yıkılmasına karşı seyirci olanlar hangi yüzle Zafer Bayramı’nı kutlayacaktır? Bugün Türk Milleti’nin birliği, Türk Devleti’nin varlığı ve Türk vatanının bütünlüğü tehdit altındadır. Bugün gaflet, delalet ve hatta hıyanet içinde olanlara, 30 Ağustos’u yasaklayanlara ve 30 Ağustos’a “neyin zaferi?” diyenlere inat, 30 Ağustos Zafer Bayramımızı coşkuyla kutlamalıyız. Bugün Atatürk ilke ve devrimlerinde buluşanların, ülkemizin yeni emperyalist kuşatmalardan kurtulması için katkı vermeleri gerekmektedir ve bu katkı tarihsel bir sorumluluk olduğu kadar zorunluluktur da…