Suay Karaman
17 Ağustos tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yapılan röportaj yayınlandı. Hepimizin bildiği ve güvenmediği Kılıçdaroğlu, bu röportajda da her zamanki gibi gerçekleri bir yana bırakmış, kelimenin tam anlamıyla saçmalamıştır.
Türkiye’nin yetiştirdiği ender bilim insanlarından biri olarak nitelendirdiği “Ekmek için Ekmelettin” adı verilen hilafet sevdalısı cumhurbaşkanı olsaymış, Ortadoğu’daki olaylar önlenirmiş. Ekmelettin İhsanoğlu’nu gündeme getirerek hâlâ kendisine hak vermesi ve onun değerini anlayamadığımızı savunması aymazlık değilse nedir? ABDullah Gül’den neden korkuluyormuş gibi ipe sapa gelmez sözlerle dolu röportajı okuyan partililer üzüntülerinden kahrolmuştur. ABDullah Gül, Tayyip Erdoğan ile birlikte, ülkemize sivil darbe yapılmasının öncülerindendir. Nitekim Gül’ün devletin başına seçilmesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri ile ulusalcılara yapılan düzmece operasyonlar ve yargının yandaş duruma getirilmesi süreci başlamıştır. ABDullah Gül, Tayyip Erdoğan ile Fethullah Gülen demokratik ve laik sosyal hukuk devletini, TSK’yi ve cumhuriyetimizi yıkmaya yönelik operasyonların baş mimarlarıdır.
CHP’de Atatürk düşmanları var mı sorusuna “hayır efendim, yok, olamaz” yanıtını veren Kılıçdaroğlu, kadın kotasından yönetime sokup, milletvekili yaptığı kişinin Atatürk’e “kefere” dediğini unutmuş mu? 10 Aralık grubunun, bölücülerin, emperyalizmin maşalarının Atatürk’e kin beslediğinin farkında değil mi? Nazlı Ilıcak, Ahmet ve Mehmet Altan gibi FETÖden yargılanan, Atatürk düşmanlarına sahip çıktığını unuttu mu? Kendi danışmanlarının ve bazı belediye başkanlarının FETÖ yandaşı çıkması tuhaf değil mi? CHP’yi sağa kaydırdığını düşünenler için “hayatımda duyduğum en saçma şeylerden birisidir bu” açıklaması yapan Kılıçdaroğlu, Kemalizm’in ilkelerinden sapan bir CHP yarattığını görmek istememektedir.
“Rakı masalarında Cumhuriyet Halk Partisi’ni eleştirmeyi asla kabul etmem ve doğru bulmam” cümlesi, CHP üyeleri hakkında, rakı masalarından kalkmayan ve siyaseti bu masalarda yapan bir topluluk algısı yaratmaktadır. CHP’nin kurucusu ve ilk Genel Başkanı eşsiz liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün rakı sofralarına atıf yaparcasına yapılan bu açıklama çok iticidir ve gerçek dışıdır. Bu açıklama, Atatürk ve İnönü’nün rakı sofralarını kastedenlerin haksız ve insafsızca kullandıkları “iki ayyaş” sözüne hizmet etmektir.
AKP genel başkanı için şunu söylemektedir: “Damadı görevden al diyorum ama bir şey daha söyleyeyim. Erdoğan ailesi memleketi seviyorsa yurtdışındaki servetini Türkiye’ye getirsin. Milyarlarca paraları var.” Yani damat görevden alınınca ülkemizin sorunları çözülecek mi? Yurtdışındaki servetini getirirse, her şey düzelecek mi? Diplomayı sorgulamadan, Salı günleri grup konuşmasıyla gündemi geçiştirerek muhalefet yaptığını sanan bir genel başkandan ne beklenebilir? Ayasofya’nın yeniden açılışı konusunda tepki vermediği için eleştirenleri “ciddiye alınamayacak kadar ülke gerçekliğinden kopmuş, küçük bir grup” olarak niteleyen bir genel başkan, ülkenin hiçbir gerçeğini bilmemektedir, anlamamaktadır. “Laiklik tehlikededir diyemem, çünkü altını dolduramam”, “yargıda cemaatçi yapılanma var diyemem” gibi gerçeklerle ilgisi olmayan sözleri söyleyen bir genel başkan yok hükmündedir.
Bu gerçeklerle ilgisi olmayan sözleri eleştirenlere de gardırop Atatürkçülüğü, gardırop solculuğu, kantin solculuğu adını veren Kemal Kılıçdaroğlu, hatalarından hiç pay çıkaramamıştır; seçmenleriyle ve partisiyle ters düştüğünü bile algılayamamaktadır. İnsanda biraz utanma olur, demokrasi getireceğim diyerek, CHP’deki az da olsa demokrasiyi bitiren ve girdiği tüm seçimleri yitiren Sorosçuların TESEV kurucusundan başka ne beklenebilir?
Demokrasiyi amaçlayan Atatürk ilkelerinin belki de en önde geleni laikliktir. Laiklik ilkesini ürkek, kararsız ve inançsız savunanları kutsarken, kararlı ve inançlı savunanlara, gardırop Atatürkçüsü yakıştırması yapmak aymazlıktır, sapkınlıktır. Gardırop Atatürkçüleri ve kantin solcuları o muhteşem altı oku ve özellikle laikliği savunmazlar, korumazlar. İşte Kılıçdaroğlu, bu sözlerle kendisini anlatmaktadır.
Bu arada Cumhuriyet Gazetesi bu röportajı yazılı gazetede “Kantin Solcuları” manşetiyle verdi. İnternette de önce “Kantin Solcuları” manşetiyle verildi bu röportaj. Ancak saat 11’den sonra manşet değiştirilerek, “Milyarlarca Paraları Var” olarak verildi. Manşet değişikliğiyle ilgili açıklama yapmayan Cumhuriyet Gazetesi’nin bu röportajla Sorosçuların Kılıçdaroğlu’sunu parlatması da ilginç değil mi? Bu Sorosun değdiği yerlerde, Sorosçuluktan geçilmiyor…
Azim ve Karar, 31 Ağustos 2020.