Emperyalizm, Atatürk’ün dünya barışı hakkındaki görüşüyle neden dolayı bağdaşmaz, bundan hangi sonucu çıkarırız? Yazımın konusu budur.
Dünyada kendi gönenç ve gelişmelerini önemli ölçüde başka milletleri sömürmeye dayandırmış ülkeler vardır. Bunlar diğer ülkelerin kaynaklarını, pazarlarını değişik yöntemlerle ele geçirir; ellerinde tutarlar. İşbirlikçilerle çalışır, yöneticilerini kendilerine bağlarlar.
Kapitalizmin ileri bir aşaması olan Emperyalizm genel olarak “bir devletin yayılmacı bir dış politika izlemesi, yani diğer devletler aleyhine sınırlarını genişletmesi veya o ülkeleri, kaynaklarını ve pazarlarını ele geçirmek amacıyla siyasi, ekonomik veya kültürel bakımdan etkisi ve kontrolü altına alması olgusu”dur. Dünyada emperyalizm olduğu sürece milletlerin, bu arada Türk milletinin de bağımsızlığı ve egemenliği hep tehlikede olacaktır. Günümüzde emperyalist ülkelerin başında ABD gelmektedir. Onu İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya gibi ülkeler takip ediyor. Japonya, Rusya, Çin de bu kapsamda düşünülebilir.
Ancak bir de “ulus ötesi şirketler” gerçeği var. Bu şirketler hesaba katılmadıkça emperyalizm tam anlaşılmaz. Bunlar devletlerin de ötesinde asıl sömürgen güçler olan, dev küresel şirketlerdir. Bir küresel şirket veya “ulus-ötesi şirket” kendi ülkesi dışında diğer ülkelere yatırım yapan, o ülkelerde -doğal kaynaklarını, pazarlarını kullanarak- üretim faaliyetinde bulunan şirkettir. Yukarda adlarını saydığım ülkeleri asıl yönlendirenler, küresel şirketlerdir. Son 50-60 yıl içinde çok güçlendiler. Hemen bütün ülkelerin yönetimlerini, politikalarını, dünyanın gidişini, geleceğini belirleyecek, âdeta dünyayı sahiplenecek bir konuma yükseldiler.
* * *
Atatürk diyor ki, dünya barışı ancak karşılıklı güven ve esenlik bütün milletleri kapsarsa, sağlanabilir. İnsanlık bir bütündür; barış nerede tehlikeye girerse, oraya müdahale etmek gerekir. Milletlerin kardeşçe yaşaması için, önce sömürü kaldırılmalıdır. Toplumların tek amacının karşılıklı sevgi olduğu bir gün gelecektir. İnsanlığın mutluluğu, insanların birbirini sevmesiyle gerçekleşebilir. Sürekli barış ise bütün milletlerin hakları eşit kabul edildiği zaman mümkün olacaktır. Savaşları çıkaranlar ülkeleri yönetenlerdir, kapitalistlerdir, halkın suçu yoktur. [Ataname (2019): Barış: 2]
-Atatürk’e göre, barış dünya ulusları arasında karşılıklı güven ve esenlik olmasını gerektirir. Oysa Emperyalizm sömürülen ülkenin sosyal yapısına zarar verir, kaynaklarını sömürür, ekonomisinin güçlenmesini önler. Ülkeler arasında karşılıklı güven zedelenir, çürük ve sahte olur.
-Barış insanların birbirini sevmesini, tek evrensel amacın karşılıklı sevgi olmasını ister. Emperyalizm oldukça bu, mümkün değildir. Çünkü Emperyalizm’in tek amacı, diğer ülkeleri sömürmek, onların kaynak ve pazarlarını ele geçirmek, bu yoldan giderek zengin olmaktır. Sonuçta bir taraf zenginleşirken, öbür taraf yoksul kalır. Bu durumda karşılıklı sevgi olabilir mi?
-Atatürk diyor ki, dünya barışı bütün milletlerin haklarının eşit kabul edilmesiyle mümkündür. Oysa Emperyalizm yalnızca kendi çıkarını düşünür, diğer ülkelerin hak ve hukuku onun umurunda değildir. En güçlü ve üstün olmayı varlık sebebi saydığı için, uluslararası hak eşitliğini hiçbir zaman kabul etmeyecektir.
-Atatürk’e göre dünya barışı için sömürünün kaldırılması birinci koşuldur. Bu ise, Emperyalizm’in varlık sebebini ortadan kaldırmak demektir. Emperyalizm sömürüden asla vazgeçemez, dolayısıyla dünya çapında bir barışa daima karşı olacak, hatta onu engelleyecektir.
Başlıca bu sebeplerden dolayıdır ki, Emperyalizm Atatürk’ün dünya barışı hakkındaki görüşüyle bağdaşmaz.
Bu durumdan çıkarılacak bir sonuç da şudur:
-Batı’nın Atatürk’e neden soğuk baktığı, baş emperyalist ABD’nin, aramızdaki bedhahlarla işbirliği yaparak Atatürk’ün eserini bugün neden yıkmaya çalıştığı, neden Türkiye’yi Atatürk’ün yolundan ayırmak için uğraştığı yukardaki açıklamaların içerdiği gerçeklerden açıkça anlaşılmış oluyor.